ODA BASKANIMIZ ECZ. NIHAT OZTURK'ÜN 18.11.2011 TARIHLI BUYUK KONGRE KONUSMA METNI

Çok Değerli Meslektaşlarım;

Bildiğiniz gibi bugünlerde mesleğimiz açısından fevkalade bir süreç yaşıyoruz. Ana hatlarıyla bahsetmek gerekirse ilaçta reklam serbest bırakıldı,Kamu Hastaneleri Birlikleri ,Sağlık Meslekleri Kurulu ,Türkiye İlaç ve tıbbı cihaz kurumu gibi kurumlar kurularak mesleğimiz ve meslektaşlarımız açısından flu bir ortam oluşturuldu.

İlaç Fiyat Kararnamesi çıktı,Kamu Kurum İskontoları artırılarak ilaç Fiyatları düşürülerek tasarruf sağlanmaya çalışılıyor.Elbette bizler ilaç fiyatlarının düşüşünden yanayız.Ancak ilaçta fiyat düşürmek tek başına devletin ödediği faturayı düşürmesi mümkün değildir.

Aslında, bugünlere nasıl geldiğimizi değerlendirebilmek, doğru tedbirler alabilmek için geçmişe iyi bakmak gerekir.

Çünkü ülkemiz bir krizler ülkesidir.

Ekonomide Dönüm noktası 24 Ocak 1980 dir

Ekonomik kurallara,küresel piyasalara aykırı politikalar üreterek batma noktasına gelmiş bir ülke ekonomisinde radikal önlemlerin alınması gerekir.

Bu tarihte bir dizi kararlar alınmıştır. Bunlardan en önemlisi o zamana kadar uygulanan yarı serbest rekabet şartlarından serbest rekabet şartlarına geçilmiş kısaca serbest piyasa ekonomisine geçilerek ,fiyatın arz ve talebe göre piyasada belirlenmesi gerçekleşmiş fiyat denetimleri de kaldırılmıştır.

İlaçta da serbest fiyat uygulamasına bu tarihlerde geçilmiştir.24 Ocak Kararları öncesi ilaç üretimi neredeyse durma noktasında idi.Piyasada ilaç bulunamıyor en basit ilaçlar bile ülkemize gayrı meşru yollardan geliyor hastaya ulaşması neredeyse imkansız hale geliyordu.İlaç fiyatlarını Sağlık Bakanlığı belirliyor ,onaylıyor bunun neticesi de fiyat üretici tarafından uygun görülmüyorsa ilaç ya piyasada bulunmuyor,bulunanlara ise zam gelmesi halinde sürsaj izni verilmiyor, eczacılarımız da yeni fiyatlar, yapılan zamlar karşısında duramıyor ya da başka yollar deniyorlardı.Diğer emtia fiyatlarında da iki çeşit fiyat oluşuyor birisi resmi fiyat diğeri de karaborsa…fiyat…Netice stok zararı!

1993 Yılı Sonu, 1994 Yılı başını kapsayan dönemde Türkiye yine krizi iyi yönetememiş kriz yönetiminde başarısız olmuş 5Nisan 1994 te hükümet dengeleri yeniden kurmak amacıyla yeni bir paket hazırlamış dövize talebi azaltmak kısa dönemli kamu borcunu ödeyebilmek için de Mayıs 1994 te %400 faizli borçlanma kağıtlarını piyasaya sürmek zorunda kaldı.Sonuç ücretlerin düşürülmesi,işsizlikte artış,yüksek bir devalüasyon ve üç basamaklı enflasyon.İlaç stokları yine zararda!

22 Kasım2000 ve sonrası 19 Şubat 2001 yılı Anayasa fırlatma ile göklere çıkan kriz.Bankalar arasında faiz gecelik %6200 ve bazı günler ticari işletmelere uygulan %7500 lere varan faiz oranları ile karşılaşıldı üretim durma noktasına geldi ve bazı işletmelerin işletme karlarına baktığımız zaman bilançolarında kar oranı %1 faiz gelirleri de %99 lar gibi idi.Yani işletme üretimi durdurmuş.

2001 Yılından sonra ülkemizde ekonomimizin düzeltilmesi için çok ciddi tedbirler tabiri caizse acı reçetelerle önlem alınarak önemli gelişmeler sağlandı.

Ekim 2008 de Amerika Birleşik Devletlerinde başlayan kriz şimdilerde de Yunanistan, İtalya,Portekiz,İspanya ve daha sıradaki devletleri tehdit etmektedir.

Kapitalist sistemin yapısal özelliği olan krizler, Kapitalizmin doğasında olan zaman zaman genişleyen ve zaman zaman daralan dalgalar olarak tanımlanmaktadırlar.Bu özelliği sağlık sistemine de doğrudan etki etmekte sağlık sisteminin de önemli bir belirleyicisi olmaktadır.

Genişleyen zamanlarda, Sosyal devlet anlayışı ile Sağlık hizmetlerinde geniş olanaklar sağlamış ,ancak daralma olduğu zamanda bu hakların elinden alınması şeklinde olmuştur.

Tıpkı bugün ülkemizde olduğu gibi. Yani hem sistemi etkiliyor,hem de toplum sağlığını tehdit ediyor.

Sağlıkta dönüşüm programının temelleri Genel Sağlık Sigortası ön çalışmaları ile çok öncelerden başladı ,şimdilerde ise dönüşüm tamamlanmak üzere yani aslında liberal ekonomiye geçişimizle birlikte başladı.Uzunca bir zamandır uygulanıyor.Global bir bütçe ile hareket ediliyor.Bu bütçenin idaresini elinde bulunduranlar sürekli yararlanan kişi sayısını artırıyor.Ancak bütçeyi genişletmemekte de kararlı oldukları anlaşılıyor.Bunun faturasını da eczacılara kesmek istiyor.

Halbuki harcamaları artıran biz değiliz.

SGK ‘nın açıklamalarına göre reçete sayısında geçen yılın ilk üç ayına oranla%22,5 arttı,reçete başına düşen tutar ise %12,4 azaldı yeni uygulamalarla da daha fazla azalacak.

Şöyle bir araştırdım bu masrafları, reçete sayılarını kim artırıyor diye ;

Gördüm ki bunların arasında eczacı yok ama nedense hep eczacılar bedel ödüyor.

Ticari iskontoların, peşin iskontolarının, mal fazlalarının kaldırılması, vadelerin kısalması hep eczacının ödediği bedel olarak karşımıza çıkıyor.

Enteresan bir olay daha var ki sut değişiklikleri,İlaç Fiyat kararnameleri nedense hep Türk Eczacıları Birliğinin seçimlerine rastlıyor.Yanı eczacıların dikkatlerinin seçimlere odaklandığı zamana. Tabi bizimde bu durumdan çıkaracağımız dersler ve alabileceğimiz tedbirler olduğu kanaatindeyim.

Değerli Arkadaşlar;

Bizler ne istiyoruz,ne istemiyoruz?

1.Öncelikle özgürce, hakça,sağlıklı,mutlu umutlu geleceğe güvenle bakan kısaca insanca yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.

2-Meslek Hakkı istiyoruz.

3-Sabit kar marjı istiyoruz

4-Zamanı gelince sosyal yaşantımızı devam ettirebileceğimiz uygun bir maaşla emeklilik istiyoruz

5-Eczane açılımlarına nüfus sayısına göre izin verilmesini istiyoruz

6-Nöbetler de verilen reçeteler için nöbet hakkı istiyoruz

7-Malum medula sisteminin düzenli çalışmasını istiyoruz

8-Fiyat düşüşlerinden etkilenmek istemiyoruz

9-Kamu iskontosu taşıma zararını istemiyoruz

10-Tahsildarlık yapmak istemiyoruz

11-Haksızca verilen ve orantısız cezalarla karşılaşmak istemiyoruz

12-Eczacılık fakültelerinin sayısını artırılmasını istemiyoruz.

Değerli Meslektaşlarım;

Bunları istiyoruz ama, Statükocu bir anlayışla mesleğimizi sürdüremeyiz.Şu anda bir teknisyen gibi çalışıyoruz.Öncelikle eczalığın rasyonel bir şekilde görev alanı ve tanımı yeniden yapılmalı, eczanelerdeki ürün sayısını ve çeşitliğini çoğaltmalı hizmet alanında da yeni hizmetler üretmeli halkımızın sağlığına katkılarda bulunmalıyız.

Eczanelerimizi bir market bakkal gibi vitrininde çeşitli ürünlerle süslemelerle ,birazda rekabet kokan şekilden çıkarılarak, kullanım alanının genişletilerek, hatta zemin katların üstlerinde bulunan ,hastalarımıza hasta mahremiyetine uyacak şekilde dizayn edilerek hizmet verebileceğimiz, teknik donanımı gelişmiş,teknisyenlik hizmeti bölümü ayrılmış, eczacısından doğrudan danışmanlık hizmetini alabilecekleri,içerisinde kozmetik, dermo kozmetik ,bitkisel drogların bulunduğu, medical malzemelerin olduğu,enjeksiyon,tansiyon takibi,şeker ölçümü .bazı tahlillerin yapıldığı ferah ortamlara taşımamız gerektiğine inanıyorum.

Eczacılık Fakültelerinde okuyan öğrencilerimiz yurtdışında kamuda yada serbest eczacı olarak çalışabilmesi , gerekli eğitim ve olanakların sağlanabilmesi için girişimlerde bulunulmasının önemli olduğunu düşünüyorum.

Teknisyenlerin sağlık meslek liselerinden başlayarak ,sağlık meslek yüksek okulu mezunu olmaları eczanelerde çalışmaya başladıklarında yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalıdırlar.

Türk Eczacıları Birliği,Eczacılık Fakültelerimiz, bu konularda gayret göstermeli rehberlik etmelidirler.

Kooperatiflerimizi desteklemeliyiz,çünkü kooperatiflerimiz en önemli güç odaklarımızdır.

Eczacılar hangi siyasi görüşte olursa olsun artık siyasette daha aktif olmalıdır.Çünkü siyasette yeterli sayıda temsil edildiğimiz zaman sorunlarımızın daha kolay çözüleceğine inanıyorum.

Ülkemizin önemli sivil toplum örgütlerinden olan ,belli gelenek göreneği bilgi birikimi olan örgütümüz önümüzdeki süreçte yapılması öngörülen yeni anayasa çalışmalarında görüşü alınacaklar arasına seçildiğini sevinçle ve gururla öğrendim.Örgütümüzün önemli ve olumlu katkılar sunacağına inanıyor ve bekliyorum.

Ayrıca Yeni bir eczacılık kanunu yapılması için çalışmalar ,gerekli girimler yapılmalı diye düşünüyorum.

Değerli Arkadaşlar ;

Bizler buraya geleceğimizi şekillendirmek mesleğimizi daha ileri noktalara taşımak için bir araya geldik. Bir seçim yapacağız.

Bu seçimde aday olan tüm arkadaşlarımı tebrik ediyorum.Çünkü bu görevlere talip olmak ciddi bir olaydır.Öncelikle sorumluluk ister,yürek ister cesaret ister .Sorumluluk anlayışının en yüksek düzeylerde olduğunu gösterir.

Seçilecek arkadaşlarımızın neredeyse bütün meslekdaşlarımızın ortak görüşü olan tüm sorunlara ciddi gayret ve fedakarlıklarla çözümü için gayret göstermeleri,demokratik ortam içerisinde ama ! seçim sürelerinin sonuna kadar ,kişisel sürtüşme içerisine girmeden ,eczacı odaları ile yakın ,samimi diyalog içerisinde sabırlı disiplinli ve düzenli bir şekilde çalışmaları gerekmektedir. Seçilecek arkadaşlarımıza başarılar diliyorum.

Ait olmaktansa daha fazlasını yapacağım

Katılacağım

İlgilenmekten daha fazlasını yapacağım

Yardımcı olacağım

İnanmaktan daha fazlasını yapacağım

Anlayışlı olacağım

Hayal kurmaktan daha fazlasını yapacağım

Çalışacağım

Öğretmekten daha fazlasını yapacağım

İlham vereceğim

Kazanmaktan daha fazlasını yapacağım

Kazandıracağım

Vermekten daha fazlasını yapacağım

Hizmet edeceğim

Yaşamaktan daha fazlasını yapacağım

Büyüyeceğim

Arkadaşlıktan daha fazlasını yapacağım

Dost olacağım

Denemekten daha fazlasını yapacağım

Başaracağım (Dr.Charles C.Lever)

Diyebilen bütün adayların yolu açık olsun

Değerli Arkadaşlar;

Türk Eczacıları Birliğinde bugüne kadar görev yapan bizlere hizmet eden tüm Başkan ve yönetim kurulu üyelerine, Birliğimizde çalışan tüm meslektaşlarımıza, memurlarına, şoför ve hizmetlilerine teşekkür ediyor haklarını helal etmelerini diliyorum.Bu güne kadar bu örgütte bulunan ve hakkın rahmetine kavuşanlara ,Van da Erciş’te depremde hayatını kaybedenlere,Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet,yaralı ve hastalarımıza acil şifalar diliyor hepinize teşekkür ediyor Şahsım 53.Bölge Niğde Eczacı Odası Yönetim Kurulu adına saygılar sunuyorum. Ecz. Nihat ÖZTÜRK 20/11/2011