Sayın Divan,Değerli Meslektaşlarım;Değerli basın mensupları;
Hepinizi Şahsım ve yönetim kurulumuz adına saygıyla selamlıyorum. Meslektaşlarımızdan sağlığı bozulanlara Allah’tan şifalar,ebediyete intikal etmiş olanlara da Allahtan rahmet diliyorum.
Bugün burada olağan kongremizi gerçekleştirmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz.
Odamızın kurulduğu günden bugüne kadar canla başla çalışarak kendi işlerini,ailelerini bir kenara koyarak, kar kış demeden her türlü riski alarak toplantılara katılan, meslektaşlarımızın ve mesleğimizin sorunlarını çözmek ,mesleğimizi daha ileri noktalara taşımak adına mesai harcayan yönetim kurulu üyelerine huzurunuzda sonsuz teşekkür ediyorum.
Ayrıca kıymetli vakitlerini ayırarak bizleri denetleyen denetim kurulu üyelerine teşekkür ediyorum. Haysiyet divanı üyelerine, bilhassa ilimizin her noktasında sorunları çözen,odamızın ve eczacılarımızın hakkını sonuna kadar savunan İlçelerdeki Temsilcilerimize teşekkür ediyorum.Etik Kurul üyelerine ,Muvazaa ve Eczane Açma Komisyonu üyelerine kısaca bugüne kadar birlikte görev yaptığımız tüm arkadaşlarıma huzurunuzda sonsuz teşekkür ediyorum.
Değerli Arkadaşlar;
2013 Yılının sonuna geldiğimiz bu günlerde sorunlarımız hala bizleri zorlamakta umutlarımızı azaltmakta geleceğimize dair sağlıklı bir yorum yapamamaktayız.
6197 Sayılı Kanunda değişiklik yapan 6308 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler hakkında Kanun 17 Mayıs 2012 Tarihinde çıktığı zaman çok mutlu olmuştuk.Mutluluğumuzu tüm kamuoyu ile paylaşmıştık.
Aradan geçen bunca zamana rağmen yasanın uygulanmasını düzenleyecek ve kimi kısımlarına açıklık getirecek Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelik’in yürürlüğe girmemiş olması bizleri tereddüte düşürmektedir.Doğrusu bu kanunda bazı hatalar olduğunu da biliyoruz.
Türk Eczacıları Birliğinin Sağlık Bakanlığı ile çalışmalar yaptığını ,kanunda hizmet puanı hesaplamasında yapılan teknik hatanın ilk yasama döneminde torba yasa ile TBM Meclisinde değiştirilmesi hususunda gayret göstereceği bilgilerimiz arasındadır.
SGK ile sözleşme henüz yenilenememiştir. Özellikle kamunun sağlıkta yaptığı dönüşümün maliyet artışlarının olumsuz etkileri ve sonuçları biz eczacılara eczanelerimizde yaşatılmaktadır.
Hükümet sağlıkta dönüşümün finansını global bütçeyle kontrol altına almaktadır. Sağlıkta dönüşümle birlikte ;
Sosyal güvenlik şemsiyesinden sağlık alanında faydalananların sayısı çoğalıyor,
Ülkemizin nüfusu artmaya devam ediyor,
Sağlık hizmetlerinin standardı yükseliyor,
Yani; Talep arttıkça maliyetler artıyor. Eczacılarla birlikte vatandaş da bu durumdan mağdur olmaktadır. Muayene ücretleri,reçete bedeli,ilaç fiyat farkları gün geçtikçe artmaktadır.İlaç sanayi de devlet ile anlaşarak devletin istediği bütün ödünleri vermekte bu ödünlerin bedelini de eczanelerin omzuna yüklemektedir.Sanayi ile Devletin kendi arasında bir anlaşma olan kamu kurum iskontosu hala eczanelerimiz üzerinde ağır bir yük olarak durmaktadır.
Eczane ekonomilerini düzeltecek acil önlemlere ihtiyacımız var,
Kamu kurum iskontosunun yükü eczanelerin üzerinden bir an önce alınmalıdır.
Eczacı kar oranlarının , eczanelere ödenen hizmet bedelinin mutlaka artırılması,SGK eczanelerde tansiyon,şeker ölçümü ,hasta takibi gibi yeni ödeme kalemleri yoluyla katkı vermelidir. Medikal ürünlerin medula sistemi üzerinden satışının gerçekleşmesinin gerekli olduğunu ve bir an önce başlamasını istiyoruz. 2
Son zamanlarda eczanelerimize çözüm olarak bazı çevrelerin önerdiği ilaç dışı sağlık ürünleri asla eczanelerin kurtarıcısı olmadığı gibi eczanelerde yeni sorunlar ve maliyet artışları getirebilmektedir.
Eczacılar olarak bizler sunduğumuz ilaç ve danışmanlık hizmetleri ile gündeme gelmek istiyoruz.
Bütün bunların gerçekleşebilmesi Sağlık Otoritesi Sektör bileşenleri, Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı odalarının ortak çalışmaları yeterli güçlü destekler ile gerçekleşebilecektir.
Ancak;
Bizler Türk Eczacıları Birliğinden bunları beklerken sorgulamamız gereken yeterli ve gerçekçi desteğin Türk Eczacıları Merkez heyetine verilip verilmediğidir.
Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları 25 Ocak 1956 da TBMM de kabul edilen 6643 Sayılı Kanunla kurulmuştur. Bu kanuna göre eczacı odalarına eczacılık mesleğine yapmak isteyen her eczacı kayıt yaptırmak zorundadır.Yani oda kaydı olmayan hiç kimse eczacılık yapamaz.Görevleri eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak ,mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ,eczacılığın genel menfaatine uygun olarak gelişmesini sağlamak ,eczacıların birbirleri ve halk ile ilişkilerinde dürüstlüğü ,güveni hakim kılmak üzere kurulmuştur.
Kayıt yaptırmak zorunlu olduğundan her türlü siyasi düşünceye sahip kişileri bünyesinde barındırmaktadır. Onun için Eczacı odaları siyaset yerleri değildir.
Ama aynı zamanda Eczacı Odaları da sivil toplum kuruluşlarıdır, sorumsuz kuruluşlar da değillerdir.
Sosyal sorumlulukları vardır. Yeri ve zamanı gelince etik değerler çerçevesinde mesleğimizde, yurdumuzda ve dünyada meydana gelen olaylara gücümüz ve olanaklarımız ölçüsünde desteklemek veya karşı çıkmak noktasında olmamız gerekmektedir. Bu tepkilerimiz kesinlikle siyasi gaye ve endişelerle olmamaktadır.Biliyorsunuz etik değerler bütün dünyanın kabul ettiği ortak ahlaki değerlerdir.
Etik değerleri vardır. Etik bütün dünyanın kabul ettiği ahlaki değerlerdir. Bizler de etik değerlerimiz çerçevesinde yurdumuzda ve dünyada olan bütün olaylara gücümüz nispetinde desteklemek veya karşı çıkmak noktasında tepki göstermek durumundayız.
Bu konudaki hassasiyet çok önemlidir. Zaman zaman bazı oda yöneticilerinin tavırları TEB Merkez heyetinin işlerini zorlaştırmakta, eleştirilerini bazen de kişiselleştirmekte siyasi zemine kaydırabilmektedirler. Yetkilerini farklı zannetmekte sözüm ona seçimi kaybettikleri noktalarda
Üye sayılarının çokluğundan bahisle kendilerinin çoğunluğa sahip olduklarını ifade etmektedirler. Halbuki kaç kişi ile genel kurul yaptıkları, üye sayılarının yüzde kaçı ile seçildiklerini unutmaktalar hem siyaset yapma arzusu içindeler,demokratik düşünceye sahip olduklarını belirtiyorlar, hem de seçimle iş başına gelen merkez heyetine karşı sürekli tepkili,sürekli defans içinde olmaktadırlar.Bütün eczacı kamuoyunu seçimler sonucunda göreve gelen ve gelecek TEB ,oda yöneticilerine sahip çıkmaya onlara destek olmaya davet ediyorum.
Değerli Arkadaşlar ;
İlimizin 2012 yılı nüfusu 340.270 ‘tir.Bu nüfusun yaklaşık %51 i ilçe merkezlerinde ,%49 ‘u ise köy ve beldelerde yaşamaktadır.Yapılan sayımlar incelendiği zaman köyden kente bir göç söz konusu olmaktadır.İlimiz nüfusu da sürekli artmaktadır.Sağlık Hizmetleri sunumunda, hizmet kalitesinde artış olmasına rağmen ,eski SSK Hastanesi ile şehir merkezindeki hastane kapatılacak olursa ciddi bir yatak sayısı düşüşü gerçekleşecektir.Bu hastanelerin varsa eksiklikleri giderilmeli değerlendirilerek vatandaşın hizmetine sunulmalıdır. Şöyle ki;
NIGDE ILI YATAKLI TEDAVİ KURUMLARI FIILI YATAK SAYILARI - 2013 Ocak
1 Niğde Devlet Hastanesi 500
2 Bor Devlet Hastanesi 75
3 Altunhisar İlçe Hastanesi 15
4 Çiftlik İlçe Hastanesi 25
5 Ulukışla ilçe Hastanesi 20
6 Çamardı ilçe Hastanesi 15
KAMU YATAK SAYISI TOPLAM 650
7 Özel Niğde Hayat Hastanesi 29
IL GENEL YATAK SAYISI TOPLAM 679
Niğde nüfusu, 2012 yılına göre 340,270'dir.
Kişi başına düşen yatak sayısı bakımından 501 kişiye 1 yatak düşmektedir. Niğde Merkezinde bulunan hastane ve eski SSK Hastanesi kapatılırsa bu durumu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Ayrıca ilimizin en önemli sorunlarında birisi yakın illere hasta sevk edilmesidir. Özellikle Niğde’den her gün tahminen 10-12 kişi kalp krizi, özellikle angiografi veya benzer nedenlerle yakın illerdeki resmi yada özel hastanelere sevk edilmektedir. Bu hastalar ve yakınları çok ciddi sorunlar yaşamaktadırlar .İlimizin yeterince doktor ve hasta potansiyeli mevcuttur.Yeterince kardiolog , kardiovaskuler cerrah vardır. Eski hastaneye bir kalp hastanesi yapılması mümkündür.Ayrıca bazı poliklinikler merkezde çalışmaya devam ederlerse hem vatandaş açısından hem Kamu Hastaneleri daha verimli olacağını düşünüyorum.Niğde Devlet Hastanesine bağlanan Bor Fizik ve Tedavi Merkezinin bizler bölge hastanesi olmasını Niğde Devlet Hastanesine bağlanması ,Bor’a hala yeni bir devlet hastanesinin yapılamamış olması geçmiş yıllarda ilimizin sağlık merkezi olma yolunda hedefleri ve çalışmaları mevcut iken bu hedeflerini kaybetti mi diye değerlendirmeden geçemiyorum.
Komşu illerimizde onlarca özel hastaneler ,üniversite hastaneleri varken Konya ya 5000 kişilik,Kayseriye 1750 kişilik ,Ankara’ya iki tane,Adana’ya,Mersine şehir hastaneleri yapılmaktadır.En dikkatimi çeken konulardan birisi ,Yozgat’ın toplam nufusu 269000 ve de tıp fakültesi hastanesi bile varken, birde şehir hastanesi yapılırken,340.000 nufuslu ilimizde bu hastanelerin kapatılması nasıl bir etki yapacaktır?
Şimdiden hatırlatmak istiyorum ki bu hastanelerin kapatılması vatandaşın hizmet alımını zorlaştıracak ve ihtiyaca cevap vermeyecektir. Niğde nereye gidiyor veya yarıştığı bir il var mıdır?
Yetkilileri bu konuları bir kez daha değerlendirmeye davet ediyorum. Kamuoyunu bu konuda aydınlatacaklarını ümit ediyorum.
Komşu illere giden hasta sayısı ve bunun getirdiği ekonomik kaybını yetkililerimizin mutlaka değerlendirmeleri gerekmektedir.
İlimizde 6308 Sayılı kanuna göre 95 adet eczane olması gerekirken şu anda 97 eczane bulunmaktadır. Özellikle ilimize komşu olan illerden yoğun eczane açma talebi ile karşılaşmaktayız. Bunun birkaç sebebi bulunmaktadır.
1-İlaç dağıtım kanalları rakamları abartarak kendilerine yeni alıcılar bulmaya ve eczacıların bölgemizde kalarak potansiyel müşterilerinin kendi alanları dışına çıkmasını önlemek.
2-Eczane açacak meslektaşlarımızın doğru bilgilendirilmelerine rağmen, yöneticilerimizin verdiği bilgileri gerçek kabul etmemeleri
3-Meslektaşlarımız yeterince bilgi sahibi olmadan bazı yerleşim yerlerine eczane açılışını önermeleri
4-Eczacılıkla ilgisi olmayan ve eczacılığı bildiğini zanneden kişilerin tavsiye ve telkinleri,başka eczacı odalarından yönlendirme çabaları
5-Tabiki ailelerin doğal heyecanı
Buradan tüm arkadaşlarımıza şunu ifade etmek istiyorum;Niğde artık eczane açmak için verimli bir il değildir.Lütfen yeni meslektaşlarımıza doğru bilgiler veriniz.Eczane açılabilecek iller listesini hatırlatınız.
Değerli Arkadaşlar;
Ülkemizde her geçen gün daha fazlasını arzu ettiğimiz, daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük daha fazla barışın gelmesini arzu ediyoruz. Halkımızı bütün sosyal olaylarda empati yapmaya davet ediyoruz. Bizler eczacılar olarak yaşamı savunan insanların yaşam kalitelerini biraz daha yükseltmek adına çalışan insanlarız.Bundan dolayı diyoruz ki demokrasiye sahip çıkacağız,kanunlar çerçevesinde , insanların demokratik taleplerini, şiddet kullanmadan ifade haklarını savunacağız,her türlü şiddete hayır diyeceğiz,hak ve yetkilerini aşarak şiddet kullanan gençlerimizin ölümüne sebep olanların yargılanarak cezalandırılmasını isteyeceğiz ,darbeye ,savaşa karşı duracağız .
Bu vesile ile gezi olaylarında ve bugünlerde kaybettiğimiz genç kardeşlerimizi, Reyhanlı saldırısında kaybettiğimiz vatandaşlarımızı, şehit asker ve polislerimizi, Mısır’da,Suriye’de, Irak’ta hayatını kaybeden bebek çocuk kadın ve tüm insanları rahmetle anıyor ailelerine ve yakınlarına baş sağlığı diliyor, yaralılara Allah’tan acil şifalar diliyorum.
Bütün gençlerimizi, vatandaşlarımızı yaptıkları ve yapacakları eylemlerini kanunlar çerçevesinde şiddete başvurmadan topluma çevreye saygılı bir şekilde yapmalarını ,güvenlik güçlerimizi de kanunlarla ,kendilerine verilen hak ve yetkiler in dışına çıkmadan görevlerini yapmaya davet ediyorum.
Kongremizin meslektaşlarımıza, ilimize tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyor Saygılar sunuyorum.14.09.2013 Nihat Öztürk